Kapıdan girerken birden elindeki dosyaları düşürecek olsa da sıkıca
tuttu. Damağındaki sıcak kahve tadı uykusu olduğu gerçeğini
derinleştiriyordu. Bazen tam tersini hissettirirdi aslında. Hala
çalışıyor olduğunun inatçı göstergesi olurdu. Birilerinin sürekli iş
peşinde koşuşturduğu uzun koridora çıktı. Odalara girip çıkan ve elinde
kâğıtlar dosyalar olan bu insanların ne yaptığını anlamak değil anlamaya
çalışmak bile istemiyordu. Her bir dosyanın kan koktuğunu düşünürdü
genç sekreter. Odaları tek tek geçip en son sağdaki odaya doğru
ilerliyordu. Elinde tutuğu mavi ciltli dosyanın içindeki o iğrenç kan
kokusunu alabiliyordu. Bir yandan da aslında bunun tam tersi bir
şeylerde olduğunu hissetmiyor değildi. Çünkü insanları öldüren bir
bıçaktan, tabancadan ya da herhangibi bir aletten söz etmiyordu bu
cinayet davasında. İnsanları öldüren bir koltuğun varlığı yetmiyormuş
gibi birde öldürdüğü kişilerin adı karalanmıştı bu dosyaya resimleriyle
birlikte. Koltuk dosyasıydı elinde tuttuğu. Her gün adı bile söylenmeden
kullanılan lanet olası bir koltuk hepsi bu… Ya da sadece o öyle
sanıyordu.Odaya hızla girdi. Uzun siyah ceketli ellerini pantolonunun
cebine atmış ve kapalı olan pencereden dışarıyı kuş bakışı seyreden
siyah saçlı adamı gördü. Arkası dönüktü. Ve hala sekreterin içeri
girdiğini görmemişti genç adam. O hala bulutların yavaşça şehre
bıraktıkları yağmur damlalarını seyrediyordu. Önünde uzanan tüm şehrin
binalarına baktıkça her birinin bu davayla bir ilgisi olabileceğini
düşünüyordu. Aniden arkasını döndü ve karşısında gördüğü genç kadını
ürküttü.
Korkunç Hikayeler
KORKUTUCU,YAŞANMIŞ HİKAYELER
4 Mayıs 2016 Çarşamba
ESRARENGİZ MEZAR
(Kanuni Sultan Süleyman döneminde, Osmanlı İmparatorluğu’na
takribi 1550’lerde elçi olarak gönderilen “Türk Mektupları”nın yazarı
Busbecq, zürafa denilen hayvanı hiç görmediği için merak eder ve görmek
ister. Tekfur Sarayı’ndaki hayvanat bahçesinde bir zürafa vardır ama
Busbecq’in görmek istemesinden birkaç gün önce ölmüştür. Busbecq’in
merak etmesi üzerine Tekfur Sarayı’nda zürafanın gömüldüğü yer kazılır,
Busbecq ölü zürafayı görür. Ayrıca kendisi Osmanlı topraklarındaki
tarihi eserleri, Batı Roma ve Doğu Roma (Bizans) döneminden kalıntıları
da eserlerinde naklettiğinden kadim dönemlere ilişkin de bir merakı
mevcuttu. Bunlardan esinlenerek yazılmış bir hikâyedir.)1560-967/968 – Şehr-i Kostantiniyye.....
***********
Elçi Hanı’nın önünde bekleyen iki yeniçeri ile toza toprağa bulanmış Lağımcı taifesinden dört nefer, oradan gelip geçen ahalinin gözünde pek bir merak uyandırmıştı. Ahşap evlerin cumbalarından, pencerelerinden alıcı kuş gibi sokağı seyreden koca karılarla, dükkânlarının önüne çıkmış esnafların dillerinde türlü çeşit dedikodu peyda olmuştu.
Elçi Hanı’nın kapıları, yasakçının desturuyla dört nefer yeniçeri tarafından açıldığında Busbecq nam sefir kapının önünde kendisini bekleyen kul taifesinin yanına gelerek aksanlı Türkî lisanda kendisini bekleyen vazifeliler olup olmadığını sordu. Yeniçerilerden çakır gözlü olanı, sefire kuşağından çıkardığı katlanmış bir varağı uzatarak paşanın izinnamesi olduğunu söyledi.
Busbecq, izinnameyi açıp okuduktan sonra kemerine asılı deriden mamul kesenin içine tıktıktan sonra yeniçerilerle lağımcıların peşine takılarak saman arabalarının durduğu bir yere giderek boş duran bir tanesine ellerinde kazmaları kürekleri, bellerinde iplerinde olduğu halde lağımcı uşaklarıyla hep birlikte bir saman arabasının ardına atlayarak, iki sağlam yapılı beygirin sırtında meşin kırbacın şaklamasıyla yola koyuldular.
Busbecq’in, şaşkın bakışlarla pek çıkıp dolaşmaya izin verilmediği kadim kentin çoğu ahşap evleri ve çarşıları, taştan minareleri seyretmesine karşılık yıllarını bu sokaklarda geçirdiklerinden keferenin şaşkınlığını anlayamayan yeniçerilerle lağımcı neferleri kendi kendilerine söylenmekteydiler. Uzun seneler metruk kalıp, o dönemlerde hayvanat bahçesine dönüştürülen Tekfur Sarayı’nın çöplüğüne geldiklerinde, arabadan indiler. Bahçenin bostancı yamaklarından birinin göstermesiyle zürafa leşinin gömülü olduğu yere gelerek kazmaya başladılar.
Seferde ve hazerde, küffar kalelerinin altına kah donmuş toprak üzerinde kah kavurucu iklimde, köstebek misali tez zamanda lağım açmaya muktedir lağımcı uşakları, besmeleyle kazmalarını küreklerini vura vura zürafanın leşinin olduğu toprağı kısa sürede darmadağın ettiler. Neredeyse bir adem boyunu aşacak denli kazmışlardı ki leşe geldiklerini anladıklarında üstündeki toprağı üstün körü bir şekilde aldıktan sonra tamamıyla ortaya çıkardılar.
***********

Elçi Hanı’nın önünde bekleyen iki yeniçeri ile toza toprağa bulanmış Lağımcı taifesinden dört nefer, oradan gelip geçen ahalinin gözünde pek bir merak uyandırmıştı. Ahşap evlerin cumbalarından, pencerelerinden alıcı kuş gibi sokağı seyreden koca karılarla, dükkânlarının önüne çıkmış esnafların dillerinde türlü çeşit dedikodu peyda olmuştu.
Elçi Hanı’nın kapıları, yasakçının desturuyla dört nefer yeniçeri tarafından açıldığında Busbecq nam sefir kapının önünde kendisini bekleyen kul taifesinin yanına gelerek aksanlı Türkî lisanda kendisini bekleyen vazifeliler olup olmadığını sordu. Yeniçerilerden çakır gözlü olanı, sefire kuşağından çıkardığı katlanmış bir varağı uzatarak paşanın izinnamesi olduğunu söyledi.
Busbecq, izinnameyi açıp okuduktan sonra kemerine asılı deriden mamul kesenin içine tıktıktan sonra yeniçerilerle lağımcıların peşine takılarak saman arabalarının durduğu bir yere giderek boş duran bir tanesine ellerinde kazmaları kürekleri, bellerinde iplerinde olduğu halde lağımcı uşaklarıyla hep birlikte bir saman arabasının ardına atlayarak, iki sağlam yapılı beygirin sırtında meşin kırbacın şaklamasıyla yola koyuldular.
Busbecq’in, şaşkın bakışlarla pek çıkıp dolaşmaya izin verilmediği kadim kentin çoğu ahşap evleri ve çarşıları, taştan minareleri seyretmesine karşılık yıllarını bu sokaklarda geçirdiklerinden keferenin şaşkınlığını anlayamayan yeniçerilerle lağımcı neferleri kendi kendilerine söylenmekteydiler. Uzun seneler metruk kalıp, o dönemlerde hayvanat bahçesine dönüştürülen Tekfur Sarayı’nın çöplüğüne geldiklerinde, arabadan indiler. Bahçenin bostancı yamaklarından birinin göstermesiyle zürafa leşinin gömülü olduğu yere gelerek kazmaya başladılar.
Seferde ve hazerde, küffar kalelerinin altına kah donmuş toprak üzerinde kah kavurucu iklimde, köstebek misali tez zamanda lağım açmaya muktedir lağımcı uşakları, besmeleyle kazmalarını küreklerini vura vura zürafanın leşinin olduğu toprağı kısa sürede darmadağın ettiler. Neredeyse bir adem boyunu aşacak denli kazmışlardı ki leşe geldiklerini anladıklarında üstündeki toprağı üstün körü bir şekilde aldıktan sonra tamamıyla ortaya çıkardılar.
25 Nisan 2016 Pazartesi
Caine

Bir gün babaları Adem, iki oğluna keskin bir ses tonuyla; "Caine ve Abel, yukarıdaki için bir kurban getirin. Getirin ki yaratıcınıza olan minnetiniz bilinsin." dedi. Caine, yukarıdaki için en tatlı meyvelerini, en olgun bitkilerini getirdi. Abel ise en genç, en güçlü hayvanını kurban etti.
İki kardeş de kurbanlarını Adem'in ocağına koydular ve ateşe verdiler. Duman onları yavaşça yukarı doğru götürdü. Abel'in kurbanı tatlı bir koku yayıp kabul edilirken, Caine'inki kabul edilmedi ve Caine sert bir şekilde azarlandı.
İlk doğan (Caine) ağlamaya başladı, gece gündüz yukarıdakine dua etti.
Gel zaman git zaman, Adem kurban vaktinin yeniden geldiğini söyledi. Abel yine en güçlü ve genç hayvanlarından birini öldürdü. Caine ise eli boş geldi, çünkü kurbanının istenmeyeceğini biliyordu. "Caine, neden bir kurban getirmedin?" diye sordu Abel. İlk doğan, gözleri yaşlı bir şekilde kardeşinin kalbine mızrak saplayarak onu kurban etti; hayatta en çok sevdiği şeyi.
Bu olayın ardından yukarıdaki onu cennetten attı, ve Nod denilen bir yere sürgün etti.
Caine karanlıkta yalnız kalmıştı. Açtı, üşüyordu ve ağlıyordu... Karanlığın içinden tatlı bir ses geldi. Siyahlar içinde bir kadın Caine'e doğru yaklaştı:
24 Nisan 2016 Pazar
Göz Perdesi
Başımdan geçen ilginç bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir gece
rüyamda beyaz saçlı bir kadın, "Seni oglumla evlendirecegim." dedi ve
gitti. Ben de uyandım, umursamadım; ama daha sonra bu rüyayı defalarca
üst üste görünce korkmaya ve endişelenmeye başladım. Her gözümü
kapattıgımda, o kadın geliyor ve "Seni oğlumla evlendireceğim." diyor ve
gidiyordu. Ben, çok korkmuştum artık anneme babama anlattım. Babam da
''Benim tanıdığım bir hoca var, ona sorarım.'' dedi. Sonra babam
sormuş, hoca da, ''Kızınla evlenmek istiyorlar.'' demiş. Babam, "Kim
evlenmek istiyor kızımla?" diye sorunca hoca da, ''Bunların kim olduğunu
sana söyleyemem. Söylersem, beni bu gece dövmeye gelirler.'' demiş.
Babam, bunu bana anlatınca korkum daha da arttı. "Neler oluyor!" diye
soruyordum kendime. Sonra, bir gece rüyama o kadın geldi ve yine ''Seni
oğlumla evlendireceğim.'' dedi. Sonra oğlu geldi, ''Bak, oğlum budur.''
dedi. Ben, oğlunu görünce, rüyamda ağlamaya başladım ve yine uyandım.
Kalktım, babama anlattım. Babam da, ''Bu böyle olmaz, ben yine hocaya
sorayım.'' dedi. Sonra hocaya sormuş. Hoca da, ''Kızını yanıma getir.''
demiş. Neyse, babamla yanına gittik. Eline bir kağıt aldı ve ''Bu kagıda
iyice bak; ama gözünü bir yere dik ve oraya dikkatlice bak.'' dedi. Ben
de baktım ve o beyaz saçlı kadını gördüm. Hoca: ''Gördüğün kadın bu
mu?'' dedi. ''Evet'' dedim. Sonra hoca kağıdı aldı ve yırttı. ''Bu kadın
kim?'' dedim. Hoca, ''Zamanı gelince söyleyeceğim.'' dedi. Bir ay kadar
sonra dayımın oğlu beni istemeye geldi, beni dayımın oğluyla
nişanladılar. Sonra yine rüyamda o kadın geldi. Bana, ''Sen
evlenemezsin, sen oğlumunsun.'' dedi ve elimdeki nişan yüzüğünü
çıkarttı. Uyandığımda yüzük elimdeydi. Sakinleşmeye çalıştım. Aradan bir
ay geçti ve nişan bozuldu; çünkü dayımın oğlu, yani nişanlım trafik
kazasında öldü. Kazadan altı aya yakın zaman geçti, herşey düzene
girmeye başlamıştı ki yine o rüyalar başladı. Ben de gece yatağıma
geldiğimde rüyamda o kadının geleceğini, aynı sözleri söyleyecegini
biliyordum.
"BULDUM SENİ!"
O gün çok sıkılmıştım ve kendi adımı Google'da aramaya karar verdim.
Nadir bir ismim vardı. O yüzden hiçbir şeyi bulmayı beklemiyordum. Buna
rağmen adres kısmında ismimin bulunduğu bir siteyle karşılaşınca ne
kadar şaşırdığımı tahmin edemezsiniz.
http://www.(ismim).com
Linke tıkladığımda bir mesaj bölümü çıktı. Sitenin sahibinin profiline baktığımda yaşımızın, hobilerimizin, ilgi alanlarımızın aynı olduğunu gördüm. Mesaj bölümünde hiçbir şey yazmıyordu. Yalnızca ilgimi çektiği için sayfayı favorilerime ekledim. Yaklaşık 1 ay sonra siteye tekrar girdim. Bu sefer daha çok yorum vardı. Birkaç tane de günlük girişi vardı. Çoğunlukla basit şeylerdi. "Hava bu gün çok güzeldi" ya da "Bu gün işte çok sıkıldım." Doğal şeyler.
http://www.(ismim).com
Linke tıkladığımda bir mesaj bölümü çıktı. Sitenin sahibinin profiline baktığımda yaşımızın, hobilerimizin, ilgi alanlarımızın aynı olduğunu gördüm. Mesaj bölümünde hiçbir şey yazmıyordu. Yalnızca ilgimi çektiği için sayfayı favorilerime ekledim. Yaklaşık 1 ay sonra siteye tekrar girdim. Bu sefer daha çok yorum vardı. Birkaç tane de günlük girişi vardı. Çoğunlukla basit şeylerdi. "Hava bu gün çok güzeldi" ya da "Bu gün işte çok sıkıldım." Doğal şeyler.
Yalnız, zaman geçtikçe daha çok benzerlik fark etmeye başladım. Sitenin
sahibi benimle aynı şehirde yaşıyordu. Aynı nadir isme sahip iki
kişinin aynı anda aynı şehirde olması çok garip gelmişti. Site de daha
fazla zaman geçtikçe günlük yaşantılarımızda yaptıklarımızın da benzer
olduğunu fark ettim. Beyzbol maçına gittiğim bir günün akşamında siteye
baktığımda sitenin sahibinin de aynı maça gittiğini gördüm.
Basit bir tesadüften daha fazlası olduğunu düşünmeye başlamıştım. Siteyi her ziyaret edişimde
Basit bir tesadüften daha fazlası olduğunu düşünmeye başlamıştım. Siteyi her ziyaret edişimde
23 Nisan 2016 Cumartesi
en kısa 10 korku hikayesi
1. Gece annenizin sizi mutfağa çağırdığını duydunuz.
Tam odadan çıkarken anneniz size seslendi
sakın mutfağa gitme o sesi bende duydum
2. Karanlıktı, neden bu kadar hızlı nefes alıyorsun diye sordu. Hızlı nefes alan ben değildim...
3. Kalbime bir ağrı saplandı. Gözlerimi açtığımda bir tabutun içindeydim. Etrafımdakilerin ağladığını ve hocanın dualarını duyuyordum ama ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum. Çok soğuktu. Korkuyordum.
4. Oğlumu gece yatağına yatırırken, Babacım lütfen yatağımın altındaki canavarlara bakarmısın? diye sordu. Oğlumun espri yaptığını düşünüp yatağın altına baktığımda, oğlumu gördüm. Bana fısıldadı: Babacım yatağımda yatan biri var.
5. Kızım her gece beni ağlıyarak ve çığlıklar atarak uyandırıyor. Mezarlığına gidip susmasını söyledim ama işe yaramadı...
6. Gece uyuken birisi cama vurdu. Uyandım, tam camdan dışarı bakacakken aynı sesi tekrar duydum. Aynadan geldiğini anladım.
7. Karım dün gece yarısı, evde hırsız olduğunu söylemek için beni uyandırdı. Karım 2 yıl önce eve giren bir hırsız tarafından öldürülmüştü..
8. Yorgun bir günün ardından akşam eve geldim. Işığı tam açacakken birinin eline dokundum. Evde kimse yoktu.
9. Sabah uyandığımda telefonumda uyurken çekilmiş bir resmimi gördüm. Ben yalnız yaşıyorum!
10. Ve en korkuncu.. O örümcek nereye kayboldu ???
Tam odadan çıkarken anneniz size seslendi
sakın mutfağa gitme o sesi bende duydum
2. Karanlıktı, neden bu kadar hızlı nefes alıyorsun diye sordu. Hızlı nefes alan ben değildim...
3. Kalbime bir ağrı saplandı. Gözlerimi açtığımda bir tabutun içindeydim. Etrafımdakilerin ağladığını ve hocanın dualarını duyuyordum ama ne hareket edebiliyordum ne de konuşabiliyordum. Çok soğuktu. Korkuyordum.
4. Oğlumu gece yatağına yatırırken, Babacım lütfen yatağımın altındaki canavarlara bakarmısın? diye sordu. Oğlumun espri yaptığını düşünüp yatağın altına baktığımda, oğlumu gördüm. Bana fısıldadı: Babacım yatağımda yatan biri var.
5. Kızım her gece beni ağlıyarak ve çığlıklar atarak uyandırıyor. Mezarlığına gidip susmasını söyledim ama işe yaramadı...
6. Gece uyuken birisi cama vurdu. Uyandım, tam camdan dışarı bakacakken aynı sesi tekrar duydum. Aynadan geldiğini anladım.
7. Karım dün gece yarısı, evde hırsız olduğunu söylemek için beni uyandırdı. Karım 2 yıl önce eve giren bir hırsız tarafından öldürülmüştü..
8. Yorgun bir günün ardından akşam eve geldim. Işığı tam açacakken birinin eline dokundum. Evde kimse yoktu.
9. Sabah uyandığımda telefonumda uyurken çekilmiş bir resmimi gördüm. Ben yalnız yaşıyorum!
10. Ve en korkuncu.. O örümcek nereye kayboldu ???
22 Nisan 2016 Cuma
musallat
Dışarıda,odamın camında görünen bir yüz var.Anne ve babam
inanmayacaklar gerçi.O beni izliyor,izliyor ve izliyor...Küçük
kardeşim bunu duymaktan nefret ediyor.Yüzü olmayan adamın
hikayesi ile onu korkutmaya çalıştığımı düşünüyor.
Beni saatlerce,gece gündüz izleyen bir yüz var...
Ablam hepsinin yalan olduğunu düşünüyor;anne ve babama
psikologları çağırmaları gerektiğini söylüyor.
Onlara bundan kaç kez bahsettiğim fark etmiyor,karanlıktaki
adamdan.Kimse dinlemiyor.Annem dışarı çıkıp oynamamı
söylediğinde korkuyorum,çünkü dışarı çıktığımda ona yakın olmak
zorunda kalıyorum.O çok uzun,o çok ince.Sanki hiç yemiyormuş
gibi!
Adam beni izlerken hareket etmiyor,sadece üşümüş
hissettiriyor,kaçmamı engelliyor.Onun etrafta olmasını sevmiyorum
ve çitlerden uzak durmam gerektiğini hissediyorum.Annem akşam
yemeği için beni evin içine sürüklemek zorunda kalıyor çünkü ona
bakmayı bırakamıyorum.Annem dışarıda geç saatlere kadar
kaldığım için kızgın.Onu göremiyor mu? Uzun adam artık
bahçemizin içinde.
Bu gün yemekten sonra annem odamda oturmamı söylüyor-
Televizyon yok- çünkü o çağırdığında eve gelmedim.Onu bahçede
inanmayacaklar gerçi.O beni izliyor,izliyor ve izliyor...Küçük
kardeşim bunu duymaktan nefret ediyor.Yüzü olmayan adamın
hikayesi ile onu korkutmaya çalıştığımı düşünüyor.
Beni saatlerce,gece gündüz izleyen bir yüz var...
Ablam hepsinin yalan olduğunu düşünüyor;anne ve babama
psikologları çağırmaları gerektiğini söylüyor.
Onlara bundan kaç kez bahsettiğim fark etmiyor,karanlıktaki
adamdan.Kimse dinlemiyor.Annem dışarı çıkıp oynamamı
söylediğinde korkuyorum,çünkü dışarı çıktığımda ona yakın olmak
zorunda kalıyorum.O çok uzun,o çok ince.Sanki hiç yemiyormuş
gibi!
Adam beni izlerken hareket etmiyor,sadece üşümüş
hissettiriyor,kaçmamı engelliyor.Onun etrafta olmasını sevmiyorum
ve çitlerden uzak durmam gerektiğini hissediyorum.Annem akşam
yemeği için beni evin içine sürüklemek zorunda kalıyor çünkü ona
bakmayı bırakamıyorum.Annem dışarıda geç saatlere kadar
kaldığım için kızgın.Onu göremiyor mu? Uzun adam artık
bahçemizin içinde.
Bu gün yemekten sonra annem odamda oturmamı söylüyor-
Televizyon yok- çünkü o çağırdığında eve gelmedim.Onu bahçede
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)